değirmenler

teoman ve şebnem ferahında yorumlamış olduğu tadından yenmeyen bir bülent ortaçgil şarkısıdır. sözleri;

zaman düşer ellerimden yere
oradan tahtaboşa
saatler çalışır izinsiz, hep bir sonraya

resimler sarı güneşsizlikten
duygular değişir
dostlar dağılır dört bir yana, kendi yollarına

ve sen, ben; değirmenlere karşı
bilebile birer yitik savaşçı
akarız dereler gibi denizlere
belki de en güzeli böyle

uçurtma uçar sözlüğümden
geri gelmeyecek bir kuş
yaşanmamış kırıntılar sadece bir düş

zaman düşer ellerimden yere
oradan tahtaboşa
saatler çalışır izinsiz, hep bir sonraya

ve sen, ben; değirmenlere karşı
bilebile birer yitik savaşçı
akarız dereler gibi denizlere
belki de en güzeli böyle

haydi dön

bu şarkıyı dinlemek çok zordur. hele hele sevipte, sevilmiyorsanız.
(bkz: nerde kaldı benim rakım)
(bkz: biten aşkın ardından dinlenebilecek şarkılar)

yaran fıkralar

12 yaşında çocuk bir kadına tecavüz etmekten yargılanıyor. çocuğun avukatı olan kadın, mahkemede olayın imkansızlığını kanıtlamak için çocuğun pipisini çıkartıp mahkeme heyetine doğru sallayarak; "sayın hakim bu kadarcık pipiyle tecavüz edilir mi hiç! akıl var, nizam var. "

o sırada çocuk avukatın kulağına eğilir ve; "avukat hanım biraz daha sallarsanız davayı kaybedeceğiz.

gizli numaradan ödemeli arayan insan modeli

budamı varmış vay be !

kafabearmilyon

nicki ile tebessüm ettiren yazar, hoş gelmiş.

3 idiots

:d

kahkaha atan smileydir... gülmenin en güzel şekillerinden biridir...

eşcinseller hakkında yanlış bilinenler

-makyaj yapmak isterler (yuhhhhh)
-terbiye anlayışları yoktur sürekli küfürlü konuşurlar
-kadın kıyafetleri giymek isterler,erkeği anımsatan herşeyden nefret ederler
-eşcinselse her türlü terbiyesiz şaka yapılabilir ve cinsel hayatı deşifre edilebilir
-ve eşcinsel olduğunuzu bilenlerin yaptığı terbiyesizlik... her türlü mesajları, telefonları, bilgisayarları karıştırılabilir ne de olsa eşcinsel terbiyesi olmamalı...

les yeux sans visage

ovvv... sevdiğim franju'nun en sevdiğim iki filminden biri. (diğeri de judex. aklıma gelmişken akşama bir daha izleyeyim.)

jean redon'un (itiraf edeyim, ne kendisini tanımışlığım var ne de kitabını okumuşluğum) kitabından uyarlanan film yapım aşamasından sansür nedeniyle bazı kısıtlamalar yaşamış. futurelavirs ın yazdığı gibi daha çok belgesel kısa filmler çekmiş olan franju'nun bu ikinci uzun metrajı kendi ülkesinde pek iyi karşılanmamış. dönemi için uç özellikler içeren sahneleri ve temaları yüzünden kimi ülkelerde hem kesintili hem de kısa süreli gösterime girebilmiş.

amerika'da yine kesintili olarak (ki çoğu amerikan yapımı olmayan filmin kaderidir) the horror chamber of dr. faustus olarak yine kısa bir süre için gösterime girmiş ve pek de ilgi görmemiş. aslında bu ilgisizliğe çok da şaşırmamak gerek. çünkü franju'nun tarzı, genel seyirci için zamanında öcü görmekten farkı olmayan "tipik fransız filmi" kapsamına sokulacak cinsten.

yıllar sonra 1986'da fransa'da, 2003'de de amerika'da kesintisiz haliyle gösterime girmesi, criterion ve kino gibi önemli firmalarca piyasaya sürülmesi ile filmin giderek prestiji artar, daha doğrusu değeri anlaşılır. her ne kadar franju filmini korku filmi olarak değerlendirmese de şu anda en önemli ve özgün tür filmleri arasında, en iyiler listesinde yerini almış durumda.

tipik kötü/cani karakter barındırmayan, üzgün süzgün haliyle, maurica jarre'ın insanın içine dokunan müziğiyle, insanı çarpan bakışlı alida valli, özellikle de tüm bir filmi bir maskenin ardında oynamasına rağmen etkileyebilen edith scob ile (kendisini carax'ın muamması holy motors'da görebilirsiniz), sinemayı "gerçekten" sevenlerin mutlaka izlemesi gereken özel bir film. tabii hala izlemediler ise...

justin bieber

orta yaşa gelince gayet taş olacağını düşündüğüm erkek.bi de son zamanlarda pek gözükmez oldu azalarak bitiyor mu ne

en yaratıcı küfürler

ayı sözlük yazarlarının hayallerindeki meslekler

hayalimdeki birkaç meslekten koşulların geliştiği şekliyle olanı seçtim, memnunum. yine de içimde kalan diğer meslekler :
-astronot ya da uzay bilimci
-balıkçı
-müzisyen

nilipek

2015'te ilk albümü sabah'ı çıkarmış, bazı sabahlar son ses açarak dinlediğim şarkılarıyla bana huzur veren, içimi ısıtan güzel kadın. 18 ağustos perşembe günü lomography gallery store'da akustik bir konser verecekmiş. kendisini ilk defa canlı izleyeceğimden sabırsızlıkla bekliyorum.
sevdiğim bir kaç şarkısı: